“Tamamını uykuda geçirdiğin kocaman bir hayat yaşayabilirsin”.
İçinizden “Ne demek şimdi bu?” diye geçiriyor olabilirsiniz. Bahsettiğim uyanıklık; günde 6–8 saat uyku uyumak ve geri kalanında uyanık olmak demek değildir. Evet tabiki uyanık olmaktır.
Yalnız tam uyanıklık için çok önemli bir şeye daha ihtiyaç vardır.
“Hatırlamak”.
Yapısı gereği insan beyni otomatiğe almak için programlanmıştır. Mesela, sabahı ele alalım. Uyandınız ve yataktan kalktınız, tuvalete gittiniz, ellerinizi yüzünüzü yıkadınız, belki duş aldınız, kıyafetlerinizi seçtiniz ütülediniz, kahvaltı yaptınız, giyinip, işe ya da okula gitmek için evinizden çıktınız, servise arabanıza ya da toplu taşımaya bindiniz. Bu süreçte ne hatırlıyorsunuz? Ne kadarı aklınızda. Örneğin arabayı kullandınız diyelim. O sırada ne yaptınız? Arabayı mı kullandınız yoksa arabayı bedeniniz otomatik kullandı ve siz düşüncelere mi daldınız?
Mesela kahvaltıyı kim yaptı? Gerçekten siz mi yoksa uyuyan bedeniniz mi? Belki şöyle bir itiraz gelecektir; “Ben sabahları uykulu oluyorum. Hatırlamamam normal.” Peki dün akşama dönelim. Yediklerinin lezzetini ne kadar hatırlıyorsun. Lokmaların ağzında bıraktığı tadı hatırlıyor musun? O an ne kadarını farkettin. Yoksa lokmaları ardı sıra ağzına attın, çiğnedin ve yuttun mu? O sırada başka yerlerdeydin, başka düşüncelerdeydin.
Mesela sabahları karşılaştığın kişilere günaydın dediğin anları hatırla. Gerçekten kaç kere gerçekten “Günaydın” diyorsun? Yoksa otomatiğe almış uyuyan insan mı günaydın diyor?
Tam uyanık olmak nasıldır biliyor musunuz? Aşık olmak gibidir. Aşık olduğunu ve sevdiğinle buluştuğun o anı düşün. O an gibidir. Elin eline, gözün gözüne değer. Anlattıklarını can kulağıyla dinlersin. Aklın, kalbin, zihnin, elin, gözün, her şeyin oradadır. İşte o an uyanıksındır.
Nasıldır biliyor musun?
Çok sevdiğin bir tatlıyı uzun bir aradan sonra yemek için tabağı yavaşça kendine doğru çektiğini, çatalınla ilk lokmayı aldığını ve ağzında yavaş yavaş keyfini çıkara çıkara yediğini hayal et. İşte uyanık olmak böyledir.
Hadi son bir örnek.🙂 Tuvaletinin geldiğini hayal et. Eve çok mesafen yok. Evde girerim diye düşünürsün ve arabaya ya da toplu taşımaya binersin. Şans bu ya trafik sıkışır. Evet yarım saatte gidecekken süre bir saati bulur. Geçen her dakika sana gün gibi gelmeye başlar. O kadar sıkışmıssındır ki, eve yaklaştıkça sanki tutman imkansız gibi gelir. Eve yaklaştığın her adım daha zorlu olur. Bir tarafın taktik geliştirmeye çalışır. Başka bir şey düşüneyim de çok zorlamasın, şarkı söyleyim da aklım orada olmasın, dayanırım diye telkinler verirsin. Kapıya kadar zor bela gelirsin. Kapının anahtarını çoktan hazır etmişsindir. Bir yandan kapıyı açarken bir yandan ayakkabıları ayağında çıkarmaya çalışırsın, bir elin de pantolonunu ya da eteğini gevşetmekle meşguldür. Kapı açılır ve sanki 100 metre koşusu başlamış gibi atılırsın. Zar zor tuvalete yetişirsin ve işte o an uyanıksındır ve o anın içinde büyük bir keyif saklıdır. İşte o an uyanık olduğun andır. 🙂
Uyanık olduğun anlardan örnekler verdik. Peki insan hatırlayarak nasıl uyanır?
- İçini korku, öfke kapladığında bu durumun bir ruh hali olduğunu ve geçici olduğunu hatırlayarak uyanır.
- Başarısız hissettiğinde bu durumun sadece kişiye ya da karşısındakine bağlı olmadığını, daha bir çok dış etkinin olduğunu hatırlayarak uyanır.
- Anlamlı olan eylemi yapmanın halinden memnuniyet getirdiğini hatırlayarak uyanır.
- Sevdiklerinin bir gün yanında olmayacağını hatırlayarak uyanır.
- Başarı ve başarısızlığın koşulların bir sonucu olduğunu hatırlayarak uyanır.
- Bedenin yaşlandığını ve yaşlanmasının çok ama çok doğal olduğunu hatırlayarak uyanır.
- Düşüncelerin yeni açılmış gazlı bir içecek gibi baloncuklardan ibaret olduğunu hatırlayarak uyanır.
- Ölümün, doğumun en görkemli sonu olacağını hatırlayarak uyanır.
- Yemek yerken her lokmanın farkında olarak uyanırsın.
- Yakındığın zamanları farkederek ve bunun bir faydasının olmadığını anlayarak uyanırsın.
Ne yapıyorsan, onu yaptığının farkında olarak uyanırsın.
Uyanmalısın çünkü hayatta ancak bu şekilde var olabilirsin. Yoksa sadece uyursun, zihin ezberlediklerini yaptırır. Sen sadece bir kukla gibi oradan oraya gidersin. Bir an uyanır gibi olursun ama sonra yine uykuya dalarsın. Anlık uyanmalardır bunlar.
Uyanık kalmak hayatı yaşamak için tek anahtarınızdır. Bu kullanın. Küçük adımlarla başlayın. Mesela dişinizi fırçalarken sadece o işi yaparak başlayabilirsiniz. Deneyin bakalım. Sadece dişinizi fırçalayabilecek misiniz? Yoksa her zamanki gibi beden otomatik olarak dişinizi fırçalayacak ve siz düşünceler diyarına dalıp gidecek misiniz? Bunu yapın ve adım adım hayatınızda ki diğer anlara doğru genişletin.
Emre Peker